12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nin 20. yıl dönümünde Düzce TV ekranlarında yayınlanan Mehmet İbrahimoğlu ile Gündem “Deprem Özel” bölümünün konukları Düzce Depremzedeler Derneği Başkanı Av. Ayşegül Şenol Can ve Depremzedeler Dernekleri ve Evsizler Kooperatifi Gönüllü Hukukçusu Erbay Yucak oldu.
1999 yılında meydana gelen 17 Ağustos ve 12 Kasım Depremleri sonrasında inşa edilen Kalıcı Konutların şehirle bütünleşememesi, günümüzde yer alan sorunları ve bu depremler sonrası kanunda yapılan yenilikler, Mehmet İbrahimoğlu ile Gündem “Deprem Özel” bölümünde masaya yatırıldı.
Kalıcı Konutlar Ve Şehir Merkezi Bütünleşemedi
Geçtiğimiz günlerde Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün kamuoyuna açıklaması ile, Kalıcı Konutlar adının artık değiştirileceği ve yeni adının Bahçeşehir olacağı hakkında konuşma yapan Av. Ayşegül Can, şunları söyledi:
“Kalıcı Konutlar adı yerleşmiş bir şeydir bizde, değiştirmek imkansız denecek kadar zordur. Ki şu an Kalıcı Konutlar’ın başka sorunları varken isminin değiştirilmeye çalışılması bana garip geliyor. Kalıcı Konutlar’ın orta yerinde boş bir alan vardı biliyorsunuz. Bir de onun ortasında yol geçerdi. Geçtiğimiz günlerde kızımla yürüyoruz yola geldik ama güreş alanıyla karşı karşıya kaldık ve alanı gerçekten mahvetmiş. O uçsuz bucaksız güzel yeşil alan mahvolmuş. Bu arada park bahçeler çok bakımsız kalmış, onların elden geçmesi gerekiyor. Bütün bunlarla ilgili şehircilik, belediyecik anlamında yapılması gereken çok iş var. Ulaşım mesela çok zor. Biliyorsunuz o bağlantı yolu 10 yılda yapıldı. Kalıcı konutlardaki otobüs sorunu çok büyük aslında. Sanırım belediye bir ekonomik sıkıntı içeriisnde ve giderlerini azaltmak için sefer sayısını azalttı. İnsanlar duraklarda 1 saatten fazla beklemek zorunda kalıyor. İnsanların bir noktadan diğer noktaya çok rahatlıkla taşınması gerekiyor. Bunlar 20 yıldır yapamadığımız işler.
Depremzedeler için ilk zamanda yaşanan sıkıntıların hemen hemen birçoğu giderildi. Ya da o sorunlarını bazıları çözülemez hale geldi ve insanlar o sorunlarla yaşamayı öğrendi. Bu sebeple bizim en çok konuştuğumuz sorunlardan bir tanesi orta hasarlı binalardı. Şimdi artık konuşamaz hale geldik. Çünkü üzerinden o kadar çok zaman geçti ki orta hasarlı binaları biz de unuttuk. İşte bunlar bizi korkutuyor. Ne olacak bu binaların hali? Bu binalarla ilgili hala daha bir çözüm üretilmediğine göre en önemli sorunlarımızdan bir tanesi mevcut ayakta kalan binaları sağlamlaştırılması”
1999 Sonrası Kanunda Yapılan Değişiklikler Neler?
199 depremleri sonrası kanunda yapılan değişiklikler hakkında açıklamalarda bulunan Depremzedeler Dernekleri ve Evsizler Kooperatifi Gönüllü Hukukçusu Erbay Yucak, şu ifadelerde bulundu:
“6306 da riskli yapı tespitini nasıl yapıyorsan öyle yapılır. Peki, nasıl olur bu? Zeminine bakılmıyor, onun taşıyıcısından numuneler alınıyor, projesine bakıyor, projesi yoksa rölevesini çıkarıyor, ondan sonra bunu laboratuar testlerine bakıyor, laboratuar testleri sonrasında onun dayanılırlığı tespit ediliyor ve zemin bilgisiyle beraber bir şey deniliyor. 6306 sayılı kanun bizim kentsel dönüşüm kanunu diye bildiğimiz ama aslında adı kentsel dönüşüm kanunu olmayan afet riski taşıyan alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanundur. Biz o kanunu bile kısaltırsın ama mesela niye buna afet kanunu gibi demezsin de niye buna kentsel dönüşüm kanunu dersin? Bu bile problemli bir şey de. Dolayısıyla uygulama yönetmeliği içerisinde o işin nasıl yapılacağı, hangi kurumlar ve birimler eliyle yapılacağı, hangi ölçümler yöntemiyle yapılacağı ve üstelik de bu ölçümlerin kim tarafından yapılacağı da dahil olmak üzere. Mesela inşaat mühendislerinin refakat etmediği, zemin mühendisinin refakat etmediği gibi… Bunlar hepsi 1999’da ki hasar tespit çalışmalarında bir defa sen mevzuat olarak böyle bir mevzuatın var mı, yok. Peki senin buna dair bir teknik formasyonun var mı, yok. Peki bunun kendisine dair onun yapılış gayesini hak sahipliği tespit etmektir, ikincisi de genel güvenlik manasında yapılara dair gözlemsel olarak bir defa ayrıştırmakla da bir ilgisi var. Gözlemsel olarak bakıp, evet şu sokaklarda durum bu, sonra diyelim hak sahipleri iddia eder, hukuk yoluna başvurur. Ama bütün bu süreçlerin düzenleyecek bir mevzuatımız yok bizim. Şimdi senin mevzuatın olmayınca buna göre de donanımın yok demektir.”
Haber: H. DURNA
