Düzce Üniversitesi?nin ev sahipliği yaptığı Uluslar arası göç ve mülteci kongresinde suça karışan Suriyeliler ve medyanın onlara karşı tavrı konuşuldu. Medyanın Suriyelilere karşı, çok fazla ötekileştirici, dışlayıcı dil kullandığına dikkat çekilerek, bunun da karşılıklı toplumsal uyumu zedeleyeceği vurgulandı.
Düzce Valiliği, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Düzce Belediyesi, Düzce Üniversitesi ve Düzce İl Özel İdaresi iş birliğiyle düzenlenen ?II. Uluslararası Göç ve Mülteci Kongresi?, gerçekleştirilen oturumların ardından sona erdi. Kongrede; dünyanın farklı coğrafyalarındaki birçok ülkeyi etkileyen ve trajik sonuçlara yol açan göç ve mülteci sorununa karşı başarılı yönetsel modeller tartışılarak, insan merkezli yeni çözüm önerileri geliştirildi.
Düzce Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen ?Göç Yönetimi ve Göçmenlerin Entegrasyonunda Başarılı Yönetsel Modeller? temalı kongrede; yerli ve yabancı akademisyenler, genç araştırmacılar, uzmanlar ve karar vericiler; bilgi, birikim ve çalışmalarını katılımcılarla paylaştı.
Dünyanın en önemli sosyal sorunlarından biri olan göç ve mülteci konusunun tüm yönleriyle ele alındığı kongrede, mevcut göç biçimlerinin ve modellerinin yanı sıra başarılı yönetsel modeller de tartışılarak konuyla ilgili daha uygun ilke ve uygulamalar üzerine düşünmeye teşvik edecek bakış açıları geliştirildi.
Kongrenin dünkü oturumunda, mültecilerin uyum sorununda medyanın gücü ele alındı. Yapılan sunumda, özellikle Suriyelilerin uyumu ve suça karışımı konusunda medyadaki yansımalar üzerine araştırma yapıldığı belirtildi.
TBMM?de 2018 yılında yayınlanan bir rapordan söz edilen sunumda, bu raporda Suriyelilerin işlediği suç oranının oldukça düşük olduğu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu?nun verdiği rakamlara göre de binde 8 olduğu belirtildi. 2018 yılında 2 bin 743 cinsel içerikli suç yaşanırken, Suriyelilerin karıştığı olay sayısının 749 olduğu, ayrıca raporda, milyonlarca Suriyelinin içerisinde birlikte yaşama süresi uzadıkça, suç işleyecek insanların çıkmasının da doğal bir durum olabileceği, Türkiye?nin buna hazırlıklı olmasının büyük önem taşıdığının yer aldığı kaydedildi. Medyanın Suriyeli suçlayıcı klişeleşmiş ifadeler kullandığı da belirtilirken, çok fazla ötekileştirici, dışlayıcı dilin kullanıldığına dikkat çekildi, bunun da karşılıklı toplumsal uyumu zedeleyeceği vurgulandı.
