Düzce Üniversitesi, İşletme Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ayhan Nuri Yılmaz bir çok ilde, milli aidiyet duygusu ve milli özgüven geliştirmenin gerekliliğini vurgulayan konferanslar verdi, vermeye de devam ediyor.. Başarılı toplumların tamamında özgüvenin yüksek olduğuna dikkat çeken Yılmaz ile ilginç ve keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Düzce Üniversitesi İşletme Fakültesi Sigortacılık ve Sosyal Güvenlik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Nuri Yılmaz, ?Türkiye?nin Etki Sahası? konferanslar dizisi ile farklı illerde farklı kesimlere hitap ediyor.
Gezdiği ülkelerde çektiği fotoğrafları kullanarak, aslında Türk olmanın ne kadar önemli olduğunu , Türklerin her yerde bir iz bıraktığını, Atalarımızın bizlere bıraktığı büyük hediyenin değerini bilmemiz gerektiğini anlatan Yılmaz, 3 saat süren konferanslarda akademik söylemler kullanmadığını belirtti.
TÜRKİYE'Yİ DOĞRUDAN ETKİLİYOR
Konferanslarda durduğu konular üzerine bir sohbet gerçekleştirdiğimiz Yılmaz, Türklerin rastgele bir toplum olmadığına, siyasilerin söylediği gibi beka sorunu olduğuna inandığını belirterek ? Çünkü biz çok özel bir coğrafyadayız? dedi.
Türkiye?nin kaynayan bir kazanda olduğunu söyleyen Yılmaz, ? Türkiye, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar arasına yerleşmiş bir ülkedir. Coğrafyasını değiştirme şansı yoktur. Her üç coğrafya da tehlikeli coğrafyalardır. Bir çok sorunu içinde barındırırlar. Ve bu sorunlar aktifleştiği zaman Türkiye?yi doğrudan etkilerler. Şu anda biz daha çok Suriye, Irak bağlamında sorunları konuşuyoruz ama, potansiyel sorunlar mevcuttur bu coğrafyada. Türkiye?nin de bunlardan kendini kurtarma şansı yoktur. Benim uğraştığım mikro kalite. Zira ben insanların seviyesinin tamamının mikro kaliteden geçtiğine inanıyorum. İnsanlarımızın bilmesinin önemli olduğuna inanıyorum. Bilmek aynı zamanda kandırılmanın da önünü kesen bir set gibidir. Bilinenler sosyal medyada üç beş haber düzeyinde kalıyorsa siz aslında bilmiyorsunuzdur, başkaları sizi kullanıyordu.? Şeklinde konuştu.
ŞİKAYET ÖZGÜVENİ YOK EDER
Özgüven?in önemli olduğuna dikkat çeken Yılmaz, başarmış olan toplumların tamamında özgüvenin çok yüksek olduğunu vurguladı, Türkiye?de ise şikayet kültürü olduğuna dikkat çekti.
Yılmaz, Türkiye?de ise özgüven kırıcı bir takım söylemlerle düşünce kalıpları olduğunu belirtirken, ? Bana ne ya da neme lazımcı yaklaşımlar bunlar. Şikayet kültürü de çok fazla, bu da özgüveni yok eder. Şikayet kültürünün içinde, hem ülkenin hem de sistemin olumsuz gösterilmesi vardır, Benim kanaatimce Türkiye başka ülkelerden daha az soruna da sahip değil, daha çok soruna sahip bir ülke de değil. Bu sizin, bardağın boş ya da dolu tarafını görüp görmemeniz ile alakalı bir şey.? Diyerek, bu yüzden özgüvene dönük Türkiye?nin Etki Sahası konferanslarını verdiğini dile getirdi.
GENÇLERİMİZİN BEYNİ ZEHİRLENİYOR
Dünya?da şu anda, küreselleşme ve etnik ulusçuluğun iki etkin trend olduğunu söyleyen Yılmaz, yeni etnik gruplardan yeni uluslar yaratma sürecinin toplumları tehdit ettiğini söyleyen Yılmaz, Türkiye?nin de birisi etnik diğeri mezhepsel olmak üzere iki fay hattıyla karşı karşıya kaldığının altını çizdi.
Yılmaz, ? Yabancılar bunu çok iyi kullanıyorlar. Sosyal medyayla kullanıyorlar, bilinç altı yıkamayla kullanıyorlar, bir takım uydurma kitaplarla kullanıyorlar, bu anlamda ben öğrencilerimizin ve gençlerimizin büyük ölçüde zihinlerinin ve yüreklerinin zehirlendiğini düşünüyorum. Bu tür söylemleri ve konferansları bir panzehir gibi görüyorum, arınmak için, tam da ülkenin kurucusunun dediği gibi kendiyle gurur duyması için, başarabileceğinin farkına varması için. Zira özgüven olmayan birinin başarması mümkün değildir. Önce sizin yapacağım, yapabilirim demeniz gerekir.? Dedi.
Haber: H. İşcan
Kamera: S. Akyol
