GENÇLERE ALTIN ÖĞÜTLER

 GENÇLERE ALTIN ÖĞÜTLER

 Avrupa Kobi Haftası etkinlikleri kapsamında Düzce Endüstri Meslek Lisesinde girişimcilik semineri düzenlendi. Etkinliğe Vali Yardımcısı Erdoğan Ülker, Milli Eğitim Müdürü Murat Yazıcı, Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri ve Düzce Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu öğrencileri katıldı.

Seminerde KOSGEB sorumlusu Kazım Türkmen, Takıştır şirketinin sahibi Celalettin Uzun ve Divapan A.Ş. Genel Müdürü Hakan Zengin, öğrencilere girişimciliğin püf noktalarını, ticari hayata nasıl başladıklarını ve başarılarının sırrını aktardılar. Hakan Zengin gençlere sorumluluktan kaçmamalarını önerirken Celalettin Uzun ise esas sermayenin akıl ve cesaret olduğunu vurguladı.
Seminerde ilk sözü alan KOSGEB sorumlusu Kazım Türkmen girişimcilik destek paketi ile ilgili katılımcıları bilgilendirerek, "KOSGEB 22 yıldır faaliyet gösteren bir kuruluş. 2009 yılından itibaren sanayi sektörünün yanında hizmet sektörüne de destek vermeye başladı ve bilinirliği arttı. 2011 yılından itibaren de Düzce'de faaliyet göstermeye başladık. 15-21 Ekim tarihleri arasında kutlanan Avrupa KOBİ haftası etkinlikleri kapsamında 'Önce Küçük Olanı Düşün' sloganıyla bazı etkinlikler gerçekleştiriliyor. Bilindiği gibi geçtiğimiz yıl Düzce Üniversitesi Arıcılık alanında bir proje hazırlamış ve 1. olmuştu. KOSGEB'in bir çok alanda sanayi ve hizmet sektörüne desteği var. Ama bunlardan en önemlisi girişimcilik desteği. Girişimcilik programı çerçevesinde 15 bin lira ofis donanımı, 12 bin lira elektrik su gibi giderler için verilen destek, 3 bin lira kuruluş masrafları için verilen destek, olmak üzere 30 bin liraya yakın destek sağlanıyor. Büyük çaplı işletmeler için bu destek miktarı 70 bin lirayı buluyor. Ayrıca bu yıl çok önemli bir çalışmaya imza atıyoruz. Yüksek öğreniminde girişimcilik dersi alanlar bu desteklerden sertifikaya ihtiyaç duymadan faydalanabilecekler" dedi.
Takıştır şirketinin sahibi Celalettin Uzun ise girişimcinin asıl sermayesinin akıl ve cesaret olduğunu ifade ederek, "Ben bu işe sıfırdan başladım. 1999 yılında bir alışveriş merkezinin bünyesinde stant kurduk. Bujiteri ürünleri satmaya başladık. Daha sonra bu alanda ilerledik ve Sakarya'ya bir şube açtık. Bu arada ben bayilik verebilmek için araştırmalar yapıyorum. Bir çok danışmanlık firmasıyla görüştüm ama tabiri caizse bizi resmen kovdular. Sonuçta pes etmedim ve küçük bir danışmanlık firmasıyla anlaştım. İnternet'i de kullanmaya başladım. Bugün itibariyle Türkiye genelinde 80'e yakın mağazamız var. İlk bayiliğimizi Diyarbakır'a vermiştik. Yabancı ülkelerde de bayiliklerimiz mevcut. Sonuç olarak rakiplerimizi batırdık ve piyasaya hakim olduk. Bu işe bodrum katında bir stantta başladık, şimdi kendimize ait bir binamız var. Sadece Düzce'de 30 personel istihdam ediyoruz. Diğer bayilerimizle birlikte personel sayımız 300'e yakın. Çin malından dolayı sektördeki bir çok firma kapanmıştı. Önceleri yüzde 100 Çin malı kullanıyorduk. Sektörü ayağa kaldırmak için bazı girişimlerde bulunduk. Şimdi yüzde 70 Türk malı kullanıyoruz. Bu ileride yüzde 100 olacak. Çalıştığımız firmalara Türk malı kullanmaları için baskı yapıyoruz. Bizim sermayemiz aklımız ve cesaretimiz. Düzce'de bizimle çalışmak isteyenlere her zaman kapımız açık. Fabrika şartlarının üstünde personel alımı yapıyoruz. Lise mezunuyum ama hırs yaptım ve Çince ile İngilizce öğrendim. Aklın çözemeyeceği hiç bir sorun yok. Artık bir çok kuruluşun sağladığı inanılmaz imkanlar var. Devlet girişimcinin arkasında. Her şey yeni girişimciler için daha kolay" diye konuştu.
Divapan A.Ş. Genel Müdürü Hakan Zengin ise girişimcilik serüveninin şöyle aktardı: "Ben memur çocuğuyum. Çok zor şartlarda yetiştiğim için hayatı nasıl kazanırım konusunu ilkokuldan itibaren düşünmeye başladım. Ben ticari hayatıma Alanya'da evimizin altındaki bir hızar atölyesinde sandık çakarak başladım. Daha sonra çakmaklara gaz doldurdum, muz sattım. Turistlere hediyelik eşya satmaya başladım. Ancak baktım ki turist geliyor, yöresel kıyafeti giyiyor, resim çektiriyor ve kıyafeti bırakıp gidiyor. Parada üründe bana kalıyor. Bu çok karlı bir işti. Ayrıca turistler el yapımı şeyleri çok seviyorlar. Annem ve ablalarıma tişörtlerin üstüne kanaviçe işlettim. Para kazandıkça haz duymaya başladım ve bir süre sonra bir arazi ve daire alabilecek duruma geldik. Ancak bir dar boğaz yaşadık ve bir çok şeyimizi kaybettik. Burda önemli olan kazanma hırsını ve isteğini kaybetmemekti. Bende öyle yaptım. Yeni baştan çalışmaya başladım. İstanbul'a geldim zorluklarla üniversite okudum. Okulu bitirince kara kara düşünmeye başladım ve fark ettim ki okul bir anahtar aslında size bazı kapıları açıyor. Onun dışında hayatı kazanmak tamamen sizin elinizde. Bakanlığa girebilmek için 10 gün boyunca bir barakada kaldım. Bakanlığın kapısını sürekli aşındırdım ve 11. günün sonunda atama aldım. Ama beni tayin etmediler. Yeniden iş aramaya başladım. Özel bir firmada Orman Mühendisi aranıyordu. Çok köklü bir kuruluştu. Oraya girme şansım çok azdı. Ama mülakattan birinci olarak çıktım. İlk işimde bir ihaleyi aldım. Çok mutlu oldum. Ancak sonra araştırdım ki ihaleye benden başka kimse girmemiş. Çünkü çalışacağımız ormanın yolu yok. Ticari zekayla düşünmediğim için zarar ettim ve patronum bana dedi ki 'Yüzde 10 mühendis olarak yüzde 90 tüccar olarak düşün. Ancak böyle kazanabilirsin."
Ayrıca gençlere tavsiyelerde bulunan Zengin, sorumluluk almaktan kaçanların başarılı olamayacağını savunarak, "Benim gençlere tavsiyem şu sorumluluk almaktan kaçmayın. Çünkü bu insanı en çok geliştiren duygudur. Kendinizi satabiliyorsanız ürettiğiniz ürünü de satabilirsiniz. Şayet kendinizi kabul ettiremiyorsanız ne kadar iyi bir tahsile sahip olursanız olun ürününüzü de satamazsınız. Bence kariyer planı diye bir şey yok. Çalışanlarınızı kalitelendiremiyorsanız başarısız olmaya mahkumsunuz. Ayrıca cironuz ne kadar yükselirse diple arasındaki uçurum o kadar artar. Dolayısıyla doğru yükselme tekniklerini belirlemek lazım. Benim yöneticiliğini yaptığım firma 2007 yılına kadar sürekli zarar etmiş. Biz birlikte bir takım kararlar aldık. Üretim kapasitemizi arttırdık ve şuanda 200 metre uzunluğunda bir hat kuruldu. Başarımızın temelinde insan var. Birlikte çalıştığınız insanların duygularını önemsemelisiniz. Çünkü onlar umutları ve hayalleri ile birlikte çalışıyorlar. Dolayısıyla onların çalıştığı mekanları güzelleştirirseniz veriminiz artar" dedi.
Seminer öğrencilerin merak ettikleri soruların yanıtlanmasının ardından son buldu.iha


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan duzcetv.com sorumlu tutulamaz.