Düzce'nin 3. valisi rahmetli Halil NİMETOĞLU ile güneşli bir yaz günü, geçici valilik binası önünde, karşılama töreninde tanışmıştık.
Birlikte görev yaptığımız iki yıl yedi ay on sekiz günde çok tatlı anılarımız oldu.
Rahmetli, tanıdığım en mütedeyyin sosyal demokratlardan biriydi.
Benim de üyesi olduğum daimi encümen toplantısında yaptığı ilk konuşmayı hiç unutmadım.
Konuşmasına, "Değerli arkadaşlar, insanlar hep bir telaş ve koşturmaca içinde. Nedir bu acele ve tükenmez arzular! Oysa doğaya bakın. Yüzyıllardır kelebeğin uçuşu mu değişti, kaplumbağanın yürüyüşü mü?" diyerek başlamış ve teknik konularla tamamlamıştı.
Aynı yıl Cumhuriyet Balosu'na biz İl Genel Meclisi Üyelerini eşlerimiz ile beraber davet etmişti. 28 Şubat süreçlerinin devam ettiği o yıllarda kendisini arayıp, "Sayın Valim, benim eşimin başı kapalı!" dediğimde, "Ben sizin başınızın ne kadar aydınlık olduğunu biliyorum." demişti. Ben de eşimle beraber o baloya katılmıştım.
5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu yürürlüğe girdiğinde, valilerin doğal başkanı olduğu İl Genel Meclisi, kendi içinden başkanını seçmiş, ilk başkan Sayın Okan Eren Kuru, görevi, Vali Yardımcısı Sayın Osman Demir'den devir teslim almıştı.
Rahmetli bu toplantıya statükocu bürokrasi refleksi ile mi katılmadı, yoksa gerçekten şehir dışı görevi mi çıkmıştı bilemiyorum ama daha sonraki dönemde bu uygulamanın çok doğru olduğunu defalarca ifade etmişti.
Hatta bir keresinde dönemin il müdürlerinden birinin taleplerini, toplumdan gelen talepler doğrultusunda değiştirmiştik. Daha sonra üçümüzün bir arada olduğu bir gün, beni kendisine şikayet etmeye başladığında, benim rahatsız olduğumu fark edince göz göze geldik. Göz kırparak ''Ben herşeyin farkındayım.'' mesajı vermişti. O gidince de ''Sen işini iyi yapıyorsun, takma kafana!'' demişti.
Sanırım 2006 yılıydı; Dünya Çevre Günü adına, Sayın Mehmet Oktay ile beraber ''Doğa'' isimli fotoğraf sergisi açmıştık. Açılışı yapmaya gelen rahmetli Nimetoğlu kalabalığı az görünce, hepimizi Gençlik Merkezi girişindeki iki kapı arasına toplayıp açılışı yaparken, kulağıma eğilip "Böyle televizyonda çok daha kalabalık görünür." demişti.
İl Genel Meclisi görevim sona erdikten sonra, bir Ankara Valimiz Sayın Vasip Şahin, bir de Rahmetli Halil Nimetoğlu ile görüşmelerimiz devam etti.
Kendisinin Şanlıurfa CHP İl Başkanı olduğu bir dönemde de uzun uzun konuşmuştuk. ''Siyaset ne zor işmiş, seni şimdi çok daha iyi anlıyorum.'' demişti.
Bir keresinde de köşe yazarlığı konusu konuşmuştuk. Kendisi de Vilayetler Birliği Yayınları'nda yazılar yazıyordu. Ortak şikayetimiz ''okunmamak'' olmuştu.
Naif kişiliği yanında, pratik zekasıyla da gönüllülerde taht kurmuştu.
Bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) "Ölülerinizin iyiliklerini, güzelliklerini anın ve kötülüklerini sarfı nazar edin." buyurmuştur. (Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 33, c. II, s. 215; Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c. IV, s. 275.)
Rahmetli olduğunu duyduğumda, ortak anılarımız gözümün önünde canlandı.
Sizlerle paylaşmayı bir vefa borcu hissettim.
Allah rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun!
Sağlıcakla kalın.
