Obsesif Kompülsif Hastalığının Belirtileri Neler?

Obsesif Kompülsif Hastalığının Belirtileri Neler?

Obsesif Kompülsif Hastalığının Belirtileri Neler?

Düzce Özel Çağsu Hastanesi Psikiyatristi ve Terapisti Dr. Hüseyin Köksal, Düzce TV ekranlarında yayınlanan Sağlık Programının konuğu oldu. Dr. Köksal, obsesif kompülsif hastalığının belirtileri ve tedavisi hakkında bilgiler verirken aynı zamanda hastaların çevresindeki insanlar tarafından yönlendirmemesi gerektiğine de vurgu yaptı.

Düzce TV ekranlarında yayınlanan Sağlık programının bu haftaki konuğu Düzce Özel Çağsu Hastanesi Psikiyatristi Dr. Hüseyin Köksal oldu.

Dr. Köksal, son dönemlerde oldukça sık rastlanan obsesif kompülsif bozukluk üzerine açıklamalarda bulundu. Bir davranış bozukluğu olan obsesif kompülsif bozukluğun belirtileri ve tedavisi hakkında bilgiler veren Dr. Köksal, Türkiye’de erkeklere oranla kadınların bu hastalığa yakalanma oranlarının daha fazla olduğu açıkladı.

Anti depresan kullanımının uygun yerde uygun zamanda ve doğru teşhisle kullanımının önemine vurgu yapan Dr. Köksal, şöyle konuştu:

“Ruhsal bozuklukların farkına vararak anti depresan kullanımı başlıyor. Yaşam şartlarıyla insanlar daha çok ruhsal bozukluklarını alevlendirmeye başlar. Dolayısıyla kullanımı fazla olmaya başlar. Bazen de gereksiz yere kullanımlar oluyor. Bu yüzden anti depresanlar birden bire çok fazla kullanılmaya başlandı. Uygun yerde uygun zamanda uygun dozda kullanılmasını gerekiyor. Bilinçsiz asla kullanılmamalıdır. Bir yandan psikoterapi bir yandan ilaçla tedavileri uyguluyoruz artık.

Titizlik hastalığı olarak halk arasında bilinen, saplantı, zorlantı bozukluğu bizde tıbbi adı obsesif kompülsif bozukluk. Obsesyon bir insanı zorlayan düşüncedir. Şahıs o aklına gelen düşüncenin saçma olduğunu bilir ama bu inatçı ve tekrarlayıcı rahatsız ince bir düşünceden uzaklaşamaz. Buna biz obsesyon diyoruz. Bir de bu hareket haline geçiyor bunu da kompüsyon diyoruz.”

Obsesif kompülsif bozukluğun ailevi etkenlerle tetiklenebildiğine de konuşmasında yer veren Dr. Köksal, şu ifadelerde bulundu:

“Obsesif kompülsif bozukluk toplumumuzda çok görülen bir hastalık. Örneğin eşinize eve geldiği zaman hadi sen duş alsana, üstünü değiştirsene söylemleri buna örnek. Bu kontrol etmelerden sonra ne oluyor eşler çatışmaya giriyor.

Amerika’da yapılan bir çalışmada obsesif kompülsif hastalığında kadın ve erkek oranının eşit olduğu söylendi. Fakat Türkiye’de yapılan çalışmalara göre kadınlarda oran biraz daha fazla. Bunu da kadınların erkeklerden daha fazla tedaviye daha açık olması diye yorumlayabiliriz.

Bu hastalıkta ailesel yatkınlık da görülebiliyor. Eğer aile kuralcı bir aileyse, kuralcı obsesif yanları var ise çocuğu da ona göre yetiştirecektir. Şunu yapma bunu yapma diyerek çocukları yetiştirirsek çocuk bu bozukluğa yönelebilir.

Hastaların birçoğu, hastalıklarını kabul ediyorlar. Kapı kontrolü, ocak kontrolü gibi davranışlar çoktur bu hastalarımızda. Bazılarında da büyüsel bir düşünce oluyor. Hasta, ben eğer bunları yapmazsam diyor yakınlarımdan birine bir şey olacak. O davranışı yapmadığında tesadüfen herhangi bir kişi hastalanırsa bak işte ben yapmadım işte o yüzden bu geldi başımıza diye düşünüyorlar.”

Hastalığın belirtileri olarak tekrar eden davranışların öne çıktığını belirten Dr. Köksal, konuşmasına şöyle devam etti:

Kusursuzluk arayan insanlardır. Bunlar bir sürü obsesif şeyler vardır. Mikrop kir bulaşması, kendine ve başkalarına zarar verme korkuları olur, kendisine sorular sorarak ben bu kötü davranışı yaptım mı diyerek elinde olmayan nedenlerle bu düşüncelere girme, mesela abdest alıyor fakat sonradan ben bu abdesti eksik mi aldım diyerek düşüncelere giriyor ve tekrar tekrar abdest alarak davranışı tekrarlıyor.

Son olarak hastaların çevrelerinden gelen olumsuz tepkilere kulak asmamaları gerektiğine vurgu yapan Dr. Köksal, şunları söyledi:

“Bizim halkımız her konuda konuşmayı seviyor. Hastalarımız mahalle baskısı altında kalmamalı. Hastaların çevresinde bulunan insanların laflarına kulak asmaması gerekiyor sağlık konusunda. O ilaçlar sana yaramıyor, sen bir hocaya git, sen tedavi olduktan sonra bir düzelmen yok aynısın gibi konuşmalara kulak asılmaması gerekiyor. Tedavilerde artık ileriye gittiğimizi düşünüyorum. Bununla birlikte bizlere rahatlıkla gelebilirler. Biz her türlü yardıma hazırız.”

Haber: H. DURNA


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan duzcetv.com sorumlu tutulamaz.