Dr. Şirin’den Hastalıklara Karşı Alınacak Önlemler

Dr. Şirin’den Hastalıklara Karşı Alınacak Önlemler

Düzce TV ekranlarında yayınlanan Sağlık Rehberi programının bu haftaki konuğu Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Abdüllatif Şirin oldu. Gastroenteroloji dalının hangi hastalıklar üzerine çalıştığı hakkında bilgiler veren Dr. Abdüllatif Şirin, hastalıklara karşı alınacak önemleri izleyicilerle paylaşarak bazı durumlarda sadece ilaç tedavisinin yeterli olmadığını belirtti.

Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Abdüllatif Şirin Düzce TV ekranlarında yayınlanan Sağlık Rehberi programının konuğu oldu.

Dahiliyenin yan dalı olan ve kendi içerisinde ikiye ayrılan Gastroenteroloji dalının ilgilendiği hastalık yelpazesinin oldukça geniş olduğuna konuşmasında yer veren Dr. Şirin, şöyle konuştu:

“Gastroenteroloji temel olarak sindirim sistemi hastalıklarıyla ilgilenen dahiliyenin bir yan dalıdır.  Sindirim sistemi hastalıkları, sindirim sistemi deyince yemek borusundan başlayıp, anüse kadar devam eden bir sindirim kanalımız var. Yani yemek borusu, mide, bağırsak, kalın bağırsaklar ayrıca karaciğer, pankreas ve safra kesesi hastalıklarıyla ilgilenir.

Gastroenteroloji bir yandan olmasına rağmen kendi arasında da iki branşı bulunuyor. Bir tarafta Gastroenteroloji yani sindirim kanalını inceleyen bilim dalı, diğeri de hepatoloji o da karaciğer ve karaciğer hastalıklarını inceleyen bilim dalı. Yani bu dalın hastalık portföyü fazla, hasta sayısı fazla, branşa göre ekip sayısı az. Ben Düzce Atatürk Devlet Hastanesi’nde şu anda tekim.”

Son yıllarda oldukça sık görülen diyabet, obezite, reflü gibi hastalıkların beslenme düzeni bozukluğundan kaynaklandığını belirten Dr. Şirin, konuşmasında şu ifadelerde bulundu:

“Çağımızdaki hastalıkların büyük çoğunluğu yeme bozukluklarıyla alakalı. Örneğin diyabet hastalığı veya obezite, reflü, kronik kabızlık bunların hepsi aslında yeme alışkanlıklarının bozulmasından kaynaklanıyor. Biz bunları düzeltemediğimiz için şu anda git gide bu hastalıklar artıyor. Kardiyovasküler hastalıklar da yine aynı şekilde artış gösteriyor.

Millet olarak yeme alışkanlıklarımız gerçekten çok farklı. Bizde eskiye göre miktar arttı. Bizim porsiyonlarımız gerçekten büyük ve yeme saatlerimiz çok geç. İnsanlar çalışma saatlerinden dolayı geç saatlerde yemek zorunda kalıyor. Bazı hastalarıma yemeğinizi erken yiyin diyorum onlarda 9’da evde oluyorum bu yüzden geç yemek zorunda kalıyorum diyorlar. Bu nedenle iş yerinde atıştırmalıklarla destek sağlanarak akşam yemeği olayının kapatılması lazım. Tedaviler sadece ilaç ile olmuyor. İlaçla olsaydı birçok hastalığa çözüm bulunurdu şu anda. Alınacak önlemler daha önemli.”

Mide kanserinin en önemli faktörlerinden olan reflü hastalığının her on kişiden 7’sinde görüldüğüne dikkat çeken Dr. Şirin, şunları söyledi:

“Reflüye gelecek olursak, reflü mide kanserinin nedenlerinden biridir. Toplumda en çok muzdarip olduğumuz şeylerden birisi hazımsızlık şikayetleri, şişkinlik, mide ağrısı… Hazımsızlık şikayetlerinin birkaç sebebi var. Birincisi Helikobakter Pilori dediğimiz bir mikrop. Bu mikrop midede kronik gastrit yaparak ülsere sebep olabiliyor, hazımsızlık şikayeti yapabiliyor, haricinde midenin bazı tümörlerini artırdığı da bulunuyor. Ama gerçek şu ki bizim toplumumuzda Helikobakter Pilori dediğimiz hani midende mikrop var denilen doktorun anlatmaya çalıştığı şey, bizim toplumumuzda yüzde 60-70’lerde görülüyor. Her 10 kişiden 6’sında 7’sinde bu mikrop var. Herkeste o zaman ülser yapması lazım ama herkeste onu yapmıyor.”

Hazımsızlık problemi yaşanmasının nedenlerinin hızlı yemek yemek yemek ve yemekleri çiğnemeden yutmak olduğunu paylaşan Dr. Şirin, şu ifadelerde bulundu:

“Bizim toplumuzda aslında fonksiyonel dispepsi daha fazla, yani bu hazımsızlık problemi. Aslında burada rol oynayanlardan bir tanesi yine kişinin stres durumu ve ayrıca yeme alışkanları. Hızlı hızlı yemek yemek, iyi çiğnemeden yutmaya çalışmak bu fonksiyonel dispepsinin en sık görülen sebebidir. Ayrıca özellikle yaşlı kişilerde diş problemleri varsa, ağız protezleri tam oturmuyorsa, onlarında o çiğneme fonksiyonlarını düzeltmesi için bir diş hekimine görünmesi lazım. Çünkü diş yeterli öğütme yapmazsa midede hazımsızlık çekecektir. Bu noktada uzun süreli hazımsızlık şikayeti olan kişilerde endoskopik olarak mide görüntülemesi yapıyoruz. Oradan aldığımız parçayı yine aynı şekilde patalojide değerlendiriyoruz. Orada eğer mikrop varsa kişinin durumuna göre tedavi uyguluyoruz. Mikrop tespit ettiğimiz her kişiye 14 günlük dörtlü tedaviyi veriyoruz.”

Toplumda yanlış bilinen bir konuya değinene Dr. Şirin, sirozun sadece alkole bağlı olmadığını ifade ettiği konuşmasında şöyle konuştu:

“Bizde hepatit B virüsüne bağlı siroz fazla görülüyor. Karaciğerdeki o iltihabik hormonun devam etmesi karaciğer hücresinin yıkılmasıyla karaciğer yok olan hücresinin yenilemeye çalışıyor ama belirli bir süre sonra o hasarı artık yeni bir hücreyle tamir edemiyor ve orası daha sert bir dokuyla tamir oluyor. Sonrasında karaciğer küçülmeye gidiyor, fonksiyonları azalıyor ve bir sürü problem ortaya çıkarıyor. Karında asit toplanması, şişlik, dalağın büyümesi gibi karaciğer sirozu da bu şekilde bir hastalık grubu oluşturuyor. Alkol karaciğerde hala siroza sebep olmamışsa bile karaciğerde yağlanma yapıyor. Yani alkolden siroz olunduğu gibi alkol olmadan da hastalarda siroz görülebiliyor. Günlük 25 gramın üstünde alkol alan kişilerde siroz görülme riski fazla oluyor.”


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan duzcetv.com sorumlu tutulamaz.