Efteni Gölü Efsaneleri

Efteni Gölü Efsaneleri

Efteni Gölü Efsaneleri

 

“Efteni Gölü Efsanesi” Düzce İli, Gölyaka İlçesi sınırlarında  bulunan Efteni Gölü’ne ait bir efsanedir. Efteni Gölü efsanesinde, gölün  adı ve gölün oluşumuyla ilgili iki ayrı efsane anlatılmaktadır.

http://duzcekultur.gov.tr/TR-215107/efteni-golu-olusum-efsanesi.html

 

Efteni Gölü Adının Efsanesi

Efteni Gölü’nün adını bir Bizans kraliçesi olan Eftelya’dan alığı söylenmektedir. Anlatıma göre Bizans ordusu savaştan dönerken gölün kıyısındaki bir alanda konaklamış.Yolda Prenses Eftelya’nın ellerinde ve yüzünde yaralar çıkmış.Göl kıyısında banyo yapan prensesin yaraları ertesi sabah iyileşmeye, cildi güzelleşmeye başlamış. Bunu gören Bizans İmparatoru bu göl kıyısındaki sıcak su kaynaklarının olduğu yere hamam inşaa edilmesini istemiş. Prenses Eftelya’nın yanına bakıcılarını bırakıp oradan ayrılmışlar. 

Yaraları iyileşen ve güzelleşen prenses göl üzerinde gezinirken  karşı kıyıdaki dağ eteklerinde yaşayan bir Osmanlı gencinegönlünü kaptırmış. Prenses ve genç Osmanlı delikanlısı birbirlerini ziyaret etmeye başlamışlar.Yine bir gün prenses sevgilisinin yanına giderken kayığı gölde batmış ve boğulmuş. O günden sonra gölün adına “Efteni” demişler. Efteni Gölü

 

Efteni Gölü Oluşum Efsanesi

Efteni Gölü’nün oluşumuyla ilgili farklı anlatımlar mevcuttur. Bunlar;

***Zamanın birinde Olympos tanrılarının en büyüğü Zeus ölümlülerin arasına inip onların durumlarını görmek istemiş. Hermes’i de alıp yeryüzüne inmişler ve bir evin kapısını çalmışlar. “Yolunu kaybetmiş iki garip ademiz kapıyı açar mısınız?” demişler. Ama kapı açılmak bir yana aralanmamış bile. Bu şekilde bin ev dolaşmışlar ama kimseden ilgi görememişler. Ya kapıyı açmıyorlar ya da açsalar bile “Bizim kim olduğunu bilmediğimiz çulsuz dilencilerle işimiz olmaz” diyerek  kapıyı kapatıyorlarmış. Heryerden geri çevrilen Zeus ve Hermes sonunda harap bir kulübeye gelmişler. Bu kulübenin her yanı saz ve samanla kaplıymış. Çaldıkları kapıyı yaşlı bir kadın açmış. Karşısında  iki zavallı yolcu yorulmuşlar ve susamışlar. Yaşlı kadın kim olduklarını sormadan  bu iki yolcuyu içeri buyur etmiş. İçeri girdiklerinde karşılarında güler yüzlü yaşlı bir adam görmüşler. Ev sahipleri ellerinde ne varsa misafirlerine ikram etmişler. Yaşlı kadın ve adam bu ziyaretten çok mutlu olmuşlar. Ancak ihtiyarlar sofradaki yiyeceklerin  hiç eksilmediğini hep aynı kaldığını görmüşler. Bunu farkeden konuklar “Bizler ulu kişileriz. Sizin diğer komşularınız hakettikleri cezaya çarptırılacaklar ama size hiç zarar gelmeyecek; bırakın evinizi bizimle birlikte dağın en tepesine gelin” demişler. Zorda olsa tepeye varınca yaşlı çift köylerinin sular altında kaldığını görmüşler.

***Bizans kralının kızının yüzmesi  için Melen Nehri’nin önüne bir bent inşaa ettirdiği ve buraya suların dolması ile  gölün  oluştuğu bir başka rivayette  söylenmektedir.

***Vaktiyle bu gölün bulunduğu yer bir köymüş. Hızır Aleyhisselam’ın yolu bir gün köye düşmüş. Bir kapıyı çalmış, çıkan kadından bir parça ekmek istemiş. Kadın zaten kötü biriymiş. “Yok!” deyip Hızır’a ekmek vermemiş. Hızır Aleyhisselam aç kalacak değildir elbet hem onun ekmeğine de muhtaç değildir. Ama bir denemedir bu! Hızır köyden ayrılırken şöyle dua etmiş: “Allah bu köyü suya garketsin.” Zamanla köyün yeri suyla dolmuş ve bugünkü Efteni Gölü meydana gelmiş.

***Günümüzde halen gölde balık avlamaya gidenlerin ağlarına cami minaresinin takıldığı, kimi zamanda gölde cami minaresi ışığının yansımalarının görüldüğü rivayet edilmektedir. 


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan duzcetv.com sorumlu tutulamaz.