31 Mart seçimlerine sayılı günler kala siyaset iyice kızıştı. Her seçimde olduğu gibi iktidar ve muhalefet partilerinin adayları Düzce’nin uçuşa geçeceğini söylüyorlar. Çoğunlukla iktidar bunu dillendiriyor, Muhalefet ise soruyor “17 yıldır iktidardasınız madem elinizde böyle bir imkan vardı şimdiye kadar neden uçuramadınız?”
24 Haziran’a kadar olan seçimlerde Ak Parti Düzce’de hep 3-0 aldı. Bu da dekti ki, Düzce halkı AK Parti’ye yönelik tercihte bulunuyorsa demek ki AK Parti Düzce’ye iyi hizmet veriyor. 16 yıllık süreç içinde iyi hizmet alan şehirlerden biri de Düzce demek oluyordu.
Muhalefet ise, eğitim, sanayi ,turizm , tarım konularında eksiklikleri sıralayarak, bu kadar zenginliğe sahip ama bu kadar sorunlu ve hiç çözüm olanağı yaratılmayan bir şehir olarak Düzce’yi gösteriyordu.
24 haziran genel seçimi Düzce’de kırılma noktası oldu. Siyaset tarihine geçen bir gelişme ile Ak Parti’nin 3-0 hakimiyeti sona erdi, MHP Düzce’den 1 milletvekili çıkardı.
Şehrin 3 milletvekili var. 2’si iktidar partisinden, biri MHP’den.
İktidar ile muhalefet arasında görüş ayrılığı olması kadar doğal bir şey yok ama, Düzce üzerinde nasıl aralarında bu kadar fikir ayrılığı olur, anlayamıyorum doğrusu!
Muhalefet eleştirecek, iktidar savunacak tamam ama her ne kadar farklı partilerden de olsa vekillerin ortaya koyduğu hangi Düzce daha gerçekçi?
İktidarın yerel yönetimlerini gayet başarılı bulduğu, her geçen gün gelişmekte olduğunu söylediği Düzce’de mi, yoksa muhalefetin eğitimi ile sağlığı ile tarımı ile ulaşımı ile kötü bir durumda olduğunu ifade ettiği Düzce’de mi yaşıyoruz?
Söylemek istediğim, ait olduğumuz parti ya da ideoloji bizi gerçeklerden uzaklaştırmamalıdır.
Bana göre ne iktidarın bahsettiği gibi uçuyoruz, yıldızımız parlıyor; ne de muhalefetin dediği gibi kötü durumdayız.
Aslında buna da pek takılmıyorum.
Takıldığım nokta; Düzce hepimizin ortak değeri. Bu şehir bizim ve bunu el birliği ile kalkındırmalıyız.
Muhalefeti, iktidarı, sanayicisi, işadamı, hiç fark etmez.
Günü kurtarmak adına yapılan açıklamalar ya da atılan adımların ne bu şehre bir faydası olur ne de kişilerin kendisine.
Herkes lafa geldiğinde ‘önce Düzce’ diyor ama iş icraata gelince farklı öncelikler devreye giriyor.
Düzce bugüne kadar hak ettiği noktaya gelememiş bir şehirdir. Ama zannımca öyle yerlerde sürünen de bir şehir de değil.
Anlamsız siyasi kavgalar, iç çekişmeler, ‘üzüm yemek önemli değil, bağcıyı dövelim de ne olursa olsun’ anlayışı yüzünden bugüne kadar çok zaman kaybetmiştir.
Zaman kaybı da bu şehrin çıtasının daha da yükselmesini önlemiştir.
Türkiye’de sistem değişti. Ve bu yeni sistemle birlikte yerel yönetimlerin önemi daha da arttı
Ben işin AKP, CHP MHP ya da İYİ kısmıyla ilgilenmiyorum.
Kim, hangi icra makamında yer alıyorsa; ondan icraat bekliyorum. Daha iyisinin olması için.
Çünkü bu şehir bunu hak ediyor.
31 Mart yerel seçimleri ülke açısından büyük önem taşıyor elbette ama ben Düzce için çok daha fazla önemli olduğunu düşünüyorum.