Her gün ve gözlerimizin önünde kahredici bir azgınlıkla katlediliyor insanlık... Asitler döküp yakıyorlar mütemadiyen temiz vicdanları... Habis ruhlarının sürüklediği cehennemin girdabında yok etmek istiyorlar iyiye ve güzele dair her ne varsa!
Dinsel kimlikleri, etnik ve coğrafi aidiyetleri, büyüdükleri çevre, fauna floraları aciz kalıyor tanımlanıp teşhis edilmelerinde. Masumiyettir, canavarca hislerle katlettikleri ve limitsiz kötülüklerine beşik kılmak istiyorlar yeryüzünü.. Sadece ciltlerinin rengi ve iklimleri farklı… Dünyayı en ilkele, hatta henüz ateş topu olduğu çağlara evirmenin derdindeler ve yakmak istiyorlar tüm içindekilerle…
Soysuz bir zamana doğurmuşsun bizi anne… Asalet ve erdemin onursuzlaştırılıp, ahlak ve sevginin itibarsızlaştırıldığı bir çağa… Güzellik ve yüceliğin horlandığı, yiğitlik ve doğruluğun aşağılandığı bir güne… Zulme direnmenin acziyet, barış ve adalet umutları duymanın mahviyet olduğu bir yıla…
Gözyaşlarımız akıtılan kanların kızıllığını gidermese de, duyduğumuz acılı öfke yitirilen canları geri getirmese de, onların iyilerden olduğuna bizler şahitlik etmeye ediyoruz.. İnsanlık düşmanı tüm vahşilerin akıl almaz kötülüklerine de… İzzetli bir elemle büyütüyoruz içimizdeki adalet bebeğini ve tüm kötülüklerin son bulacağı muhteşem rövanş günü özlemini…
Kahrolsun ırkçılık !.. Kahrolsun her türlü dinsel,devletsel, etnik ,ideolojik, ve bölgesel faşizm !... Lanetler olsun tüm insan düşmanlarına !
Bugün yine kalbimizin tam ortasına nişan aldılar anne…
Saim Tut
( Yeni Zelanda katliamında yaşamını kaybedenler başta olmak üzere, aşağılık ve şeytani ruhlu zalimlerce yaşamdan koparılan tüm masumları saygıyla anarak… )
