Dr. Fevzi ER
Demokrasi toplumun tüm etnik yapıların haklarına saygı gösterildiği çoğunluk yönetim biçimidir. Demokratik düşünce, insanın dünya görüşü temelinde gelişime dayalı bir dünya görüşünü içermektedir. Bu yönde demokrasi, çoğulcu bir yönetim şeklidir. Özgürlük, bağımsız yargı ve seçim demokrasinin temel unsurlarıdır. Bir ülkede iktidar karşısında muhalefetin varlığının yasal güvencede olduğu ve seçimle iktidara gelme olanağının verildiği sistem demokrasidir. Bu yönde yargı güvencesi olmayan bir seçim demokrasiyi değil çoğunluğun egemenliğinde iktidar diktasını yaratır. İşte bu noktada iktidar gücünün bağımsız yargının denetimi ve güvence altında olmasının önemi ortaya çıkmaktadır. İktidarın seçimle yetki alması ile iktidar olduktan sonra sınırsız yetkiye sahip olması iktidarın toplum üzerindeki baskıyı arttırmasına neden olur. Bu kapsamda özgürlüklerin kullanılmasında vatandaşların doğru haber alması da zorlaşır ve demokrasi zarar görür. Bu yönde özgür haber alma ortamı sağlanamaz ise insanlar yanıltıcı bilgilerle baskı altına alınır ve yanlı bilgiler ile oluşan düşünce kirliliği ulusal bütünlüğü bozar. Doğru ve özgür ortamı olmayan toplumlarda insanlar özgür biçimde düşünemez ve düşüncesini ifade edemez. Bu yönde düşünce özgürlüğü ülkeyi yönetenlerden farklı düşünebilme hakkıdır diye tanımlamak mümkündür. Bu hakkı en iyi biçimde kullanma yöntemi halkın kendisini yöneteceği insanları kendisinin seçmesidir. Bu yönde seçim, halkın yönetime katılmasının en önemli koşuludur. Seçimde halkın farklı tercihler arasında özgür iradesiyle seçim yapabilme hakkı demokratik yönetimin dayanağıdır. Aynı zamanda demokrasi, insanca yaşamanın temelinde vazgeçilmez bir amaçtır. Demokrasiyi amaç olarak benimseyenlerin sayısı arttıkça güçlenir ve halkın umudu olur. Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için toplumda farklı düşüncelere sahip olanların görüşlerini savunabilmeleri gerekir. Bu yönde farklı düşünceler arasındaki görüşlerin toplumda dengesi sağlanarak toplumun huzuru sağlanır ve millet olabilme mutluluğu yaşanır. Böylece farklı görüşler arasında barış ve denge oluşarak farklılıkların birlikte yaşayabildiği demokratik toplum şekillenmiş olur. Şayet toplumdaki bazı kesimlerin düşünce ve görüşlerini rahat bir biçimde açıklayabilmeleri engellenirse demokratik olmayan bir denge oluşur toplumsal sorunlar ve çatışmaları olur. Millet olarak huzur ve rahat içinde yaşayabilmek için karşıt düşüncelerin birbirini yok etmeler değil tamamlayıcı olmaları gerekir. Bu yönde demokrasi bir uzlaşma yöntemi olup, uzlaşmayı zorunlu kılar. Türk Milleti’nin birliğini sağlayan en önemli güç demokrasidir. Atatürk, Türk Milleti’nin tarihinin her sürecinde demokrasiye inanan bir toplum olarak yaşadığını düşünmüş ve kendisine bu düşünceyi rehber edinmiştir. Atatürk’ün demokrasiye önem vermesinin nedeni, demokrasinin millet hayatında ulusal bilinci güçlendirecek değere sahip olduğuna inanmasıdır. Atatürk, Türkiye’de hiçbir unsuru dışlamadan ırk ve din temeline dayanmayan vatandaşlık bağını esas alan demokratik çerçevede halkı tüm unsuruyla ‘’Türk Milleti’’ tanımlamasıyla birleştirici bir ulus devlet anlayışı üzerinde milletin kalitesini yükseltip hak, hukuk ve adalet kavramlarını topluma yükleyerek demokratik siyasette şiddet ve ayrıştırmayı reddetmiştir.
