Mutluluğa Giden Üç Basamak Duymak Anlamak Ve Sevmek

Dostlarım yazar Gülay Atasoy un yıllar önce kaleme aldığı güzel bir yazısı elime geçti...Gençlere yol gösterici bir yazı olduğu için sizlerle paylaşmayı uygun buldum...Beğeneceğinizi umuyorum...

Genç kadın sızlanıyordu.Eşim ne beni duyar, ne anlar ne de sevdiğini dile getirir.

Kendine ait bir dünya kurmuş orada tek başına yaşar.Sonra da bana Hiçbir şeyden mutlu olmayan kadınsın deyip işin içinden çıkar.

Evet, evlilikte mutluluğa giden üç basamak vardır.

Duymak--Anlamak --Sevmek...

Düymak insanı anlamak basamağına , Anlamak sa Sevmek basamağına çıkarır.

Nasık ki dilsiz ve sağır insanın dilini bilemediğimizden duyamazsınız. Duymadığınız için de anlayamazsınız.

Eşler de birbirlerinin beklentilerini duyup cevap veremezse eşin, sürekli --Beni anlamıyorsun--diye sizlanmasına zemin hazırlar.

Böyle bir eş, eşinin sadece madde boyutunda yanında olur.Ruh boyutunda ise yanlız bırakır.Ruh dünyasının gereksinimlerini yerine getiremez.

Anlaşıldığını düşünen eş ise kendisini yanlız hisseder. Yanlızlığın başladığı evlilikte ise ciddi puroblemler ortaya çıkar.

Eşler birbirlerini çok sevse bile birbirlerinin beklentilerinin ne olduğunu anlamadıkları için --Neden beni anlamıyorsun--anlamak istemiyorsun tartışmaları arasında sevgileri de buz keser.

Birbirlerini anlamadıklarında, beklentilerine cevap veremediklerinde aralarındaki tartışma kalkar.Anlayış güneşi sevgi buzunu çözmeye, anlayış ateşi sevgi aşını bişirmeye başlar.

Genelde birbirleriyle anlaşamayan eşler,ayrı ayrı fert olarak mükemmel insanlardır. Fakat eş olarak bir araya geldiklerinde birbirleriyle anlaşamaz hatta ayrılırlar.

Prof Nevzat Tarhan ın çok güzel bir tesbiti var.Aileyi orkestraya benzetir. Eşlerin her biri çaldıkları ensturamanı tanır, bilir ve dilinden anlayarak çalışırsa o orkestrada uyum olur.

Aksi halde ortaya kulakları sağır eden bir ses çıkar. Ki böyle bir orkestranın olduğu ortamda bulunanlar orayı terk eder.

İşte ayrı ayrıyken mükemmel olan ama bir araya geldiklerinde anlaşamayan çiftler, kendilerini o orkestranın bir parçası olarak kabül etmez.Çalacağı ensturamanın diğer enstomana uyum sağlaması gerektiğini anlamadan bildiği gibi çalar.

O zaman da eşler arasında uyum olmaz.Her kafadan bir ses çıkar. Aile curcunaya döner. Ve birlik beraberlik de bozulur.

Demek ki evlilkteki mutluluk formülü --Duymak-- Anlamak--Sevmektir--Bu formüll evlilikte Biz duygusunu harekete getirir.

Eşler, --Bizim evimiz, bizim çocuğumuz,bizim aşkımız, bizim seviç ve kederimiz--diye düşünür.

Aksi halde eşlerin Ben seni dinlemek zorunda değilim. Çünkü ben bilirim.Beni böyle sev düşüncesi oluşmaya başlar.

Ben duygusunun hakim olduğu ailede despot bir kral ve uyulması gereken kurallar vardır. Aile bireyleri o kurallara uymak zorundadır. Uymayan anında cezalandırılır.

Eşler Biz dediği zaman ise katı kuralların hakim olduğu despoportçu baskı ortadan kalkar. Paylaşım başlar.

Paylaşımın olduğu yerde ise huzur, saadet ve mutluluk vardır.Çünkü

SIKINTILAR PAYLAŞTIKÇA AZLIR...

SEVİNÇLER PAYLAŞILDIKÇA ÇOĞALIR....

Burhan Tutkun...Sevgi saygı ve hürmetlerimle....


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu köşe yazısına henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://www.duzcetv.com sorumlu tutulamaz.