Cevdet Yılmaz: Ülkemiz, 2025 sonunda Avrupa'nın 6'ncı büyük ekonomisi konumunda olacaktır

Cevdet Yılmaz: Ülkemiz, 2025 sonunda Avrupa'nın 6'ncı büyük ekonomisi konumunda olacaktır

Cevdet Yılmaz: Ülkemiz, 2025 sonunda Avrupa'nın 6'ncı büyük ekonomisi konumunda olacaktır

Türkiye ekonomisinin gelecek üç yıla dair yol haritasını oluşturan temel hedeflerini sıralayan Yılmaz, "Orta Vadeli Programımızın temel hedeflerinden birini, dezenflasyon süreciyle uyumlu ve sürdürülebilir bir büyüme patikası oluşturmaktır. 2024 yılında yüzde 3,3 seviyesinde gerçekleşen büyümenin, 2025’te yine aynı düzeyde kalmasını öngörüyoruz. Ancak burada esas önemli olan, dezenflasyon süreci ilerledikçe ve yapısal dönüşümlerimiz hayata geçtikçe büyümenin de kademeli olarak güçlenecek olmasıdır. Bu kapsamda, 2026 yılında büyümenin yüzde 3,8’e, 2027’de yüzde 4,3’e ve 2028’de yüzde 5’e ulaşmasını hedefliyoruz. Programın ilk yılından itibaren sıkı para ve maliye politikalarıyla enflasyonu kalıcı şekilde düşürürken, büyümeden de taviz vermeyen bir yol haritası çiziyoruz. Önümüzdeki dönemde enflasyonu kalıcı tek haneli seviyelerine düşürürken büyüme potansiyelimizi de dönüşüm adımlarıyla kademeli bir şekilde yukarıya taşıyacağız. Türkiye ekonomisi, önümüzdeki 3 yıllık dönemde, güçlenen potansiyeliyle, hem fiyat istikrarını sağlayacak hem de istikrarlı bir şekilde büyümeye devam edecektir" dedi.

'2,5 MİLYON İLAVE İSTİHDAM HEDEFLİYORUZ'

Yılmaz, büyüme hedefleri kadar öncelik verilen bir diğer temel alanın 'istihdam' olduğunu kaydederek, "İstihdam, yalnızca ekonomik bir gösterge olmanın ötesinde, toplumun refah düzeyini doğrudan etkileyen, kapsayıcı kalkınmanın temel unsurlarından biridir. 2024 yılı itibarıyla yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşmesini beklediğimiz işsizlik oranının, 2025’te yüzde 8,5’e, 2026 yılında yüzde 8,4’e ve 2027'da ise yüzde 8,2’ye gerilemesini öngörüyoruz. 2028 yılındaysa tarihimizde ilk defa işsizlik oranının yüzde 8'in altına inmesini hedefliyoruz. Bu 4 yıllık dönemde ekonomimize yaklaşık 2,5 milyon ilave istihdam kazandırarak, işgücü piyasasına daha fazla bireyin katılımını sağlamayı ve toplumsal refahı artırmayı amaçlıyoruz. Dolayısıyla Türkiye ekonomisi önümüzdeki dönemde, sadece sürdürülebilir büyüme performansıyla değil, aynı zamanda güçlü istihdam kapasitesi ve kapsayıcı kalkınma yaklaşımıyla da öne çıkan bir yapı sergileyecektir" dedi.

'PROGRAM SONU ENFLASYON HEDEFİ YÜZDE 8'

Türkiye ekonomisinin temel önceliği olan enflasyonla mücadelede kararlı ve bütüncül bir yaklaşımla çalışmalarını sürdürdüklerini kaydeden Yılmaz, "2024 yılında yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşen enflasyonun, 2025 yılında yüzde 28,5’e, 2026’da yüzde 16’ya, 2027’de yüzde 9’a ve 2028 yılında ise yüzde 8 seviyesine gerileyerek, program dönemi sonunda tek haneli seviyelere kalıcı olarak inmesini hedeflemekteyiz. Bu görünüm yalnızca fiyat istikrarına ulaşma yolunda önemli bir aşamaya işaret etmekle kalmamakta, aynı zamanda vatandaşlarımızın alım gücünün korunması, gelirin adil paylaşımı, ekonomik güvenin güçlendirilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi açısından da kritik bir zemin sağlamaktadır. Geçtiğimiz 2 yıllık dönemde bu doğrultuda önemli ilerlemeler kaydettik. 2023 yılında yüzde 65 seviyesinde gerçekleşen enflasyon, 2024 sonunda yüzde 44 düzeyine gerilemiştir. 2025 yılında ise bu oranın yıl sonunda yüzde 30’un altına düşmesini bekliyoruz. Tek haneli enflasyon hedefimize yönelik olarak uygulamakta olduğumuz sıkı, kararlı ve koordineli politikaların, önümüzdeki dönemde de aynı disiplinle sürdürüleceğinin altını buradan çizmek isterim. Bu kapsamda, enflasyonda kalıcı düşüşü sağlayarak fiyat istikrarını tesis etme yönündeki kararlılığımızdan hiçbir şekilde taviz verilmeyecektir" ifadelerini kullandı.

Cevdet Yılmaz, 2023 itibarıyla milli gelire oranla yüzde 3,5 seviyesinde gerçekleşen cari işlemler açığının, 2024'te yüzde 0,8'e kadar gerilemesinin önemli bir iyileşmeye işaret ettiğini vurgulayarak, "Bu gerçekleşme programda öngördüğümüz yüzde 1,7'lik tahminin oldukça altında kalmış ve dış denge açısından olumlu bir görünüm sağlamıştır. 2025 yılında da benzer bir tablo görüyoruz. Programda cari işlemler açığımızın yüzde 2 civarında olacağını tahmin etmiştik. Gerçekleşme tahminimiz ise şu anda yüzde 1,4 seviyesini göstermektedir" ifadelerini kullandı.

'CARİ İŞLEMLER AÇIĞINDA HEDEF YÜZDE 1'

Bu dönemde özellikle ihracatta pazar çeşitliliğinin artması ve enerji maliyetlerindeki düşüşün cari dengeye olumlu katkı sağladığını anlatan Yılmaz, "2026 ve 2027 yıllarında cari işlemler açığının milli gelire oranının sırasıyla yüzde 1,3 ve yüzde 1,2 seviyelerine gerilemesi hedeflenmektedir. 2028 yılı itibarıyla ise bu oranın yüzde 1 düzeyine kadar inmesi öngörülmektedir. Cari işlemler dengemizde sağlayacağımız iyileşme, Türkiye'nin dış finansman ihtiyacını da önemli ölçüde azaltacak, dış dengenin sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesini sağlayacaktır. 2026-2028 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'da, hızlı bir mali konsolidasyon gerçekleştirmeyi hedefliyoruz" diye konuştu.

Afet sonrası dönemde devam eden ihtiyaçlar süratle karşılanmaya devam edilirken personel giderlerinden sosyal güvenlik harcamalarına varıncaya kadar ilave tedbirlerin etkisiyle mali duruşu daha sıkı hale getirmeyi öngördüklerini aktaran Yılmaz, "Bütçe açığının milli gelire oranı 2025 yılında yüzde 3,6, 2026 yılında yüzde 3,5, dönem sonunda ise yüzde 3'ün altında öngörülmektedir. Geçici nitelikte olan deprem harcamaları azaldıkça, bütçe açığının oranı düşmekte, AB Maastricht kriterleriyle uyumlu hale gelmektedir. Nitekim dönem sonunda yüzde 3'ün altında bir bütçe açığıyla bunu sağlamış oluyoruz. Birçok AB üyesi ülkenin bugün bu oranı sağlayamadığının da altını çizmek isterim" dedi.

'FİYAT İSTİKRARI KALICI SAĞLANMIŞ OLACAK'

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, izlenen politikalar ve sağlanacak kazanımlarla Türkiye ekonomisinin, program dönemi sonunda çok daha güçlü bir tabloya kavuşacağını kaydederek, "Hedeflerimize doğru kararlılıkla ilerledikçe, 2028 yılının sonunda makroekonomik istikrarın kalıcı şekilde sağlandığı, sürdürülebilir büyümenin tesis edildiği bir ekonomik yapının inşa edildiğini göreceğiz. Böylelikle dönem sonunda yani 2028 perspektifinde ilk defa milli gelirimiz 1,9 trilyon dolara yaklaşmış olacak. Kişi başına düşen gelirimiz 21 bin dolar seviyelerine yükselecek. İhracatımız 300 milyar doları aşacak. Turizm gelirimiz 75 milyar dolara ulaşacak. 2,5 milyon ilave istihdamla işsizlik rakamı ilk defa yüzde 8'in altını görmüş olacak ve en önemlisi tek haneli enflasyonla fiyat istikrarı kalıcı bir şekilde sağlanmış olacaktır. Tüm bu hedefler elbette sadece rakamlardan ibaret değildir. Bunlar, milletimizin refahını yükseltmenin, ekonomimizi daha dayanıklı, daha kapsayıcı ve daha güçlü kılmanın göstergeleridir. İnanıyoruz ki Türkiye, sağladığı siyasi istikrar ve güven ortamıyla, önümüzdeki dönemde kararlılıkla uygulanmaya devam edilecek politikalar sayesinde hem içeride hem de küresel ölçekte çok daha güçlü bir konuma yükselmiş olacaktır" ifadelerini kullandı.

Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda, sadece niceliksel büyümeyi değil, kaliteli ve verimliliğe dayalı sürdürülebilir bir büyüme patikasını esas alması gerektiğine işaret eden Yılmaz, bu kapsamda, toplam faktör verimliliğini artıracak yapısal reform alanlarına odaklandıklarını, üretim kapasitesini enflasyonist baskı oluşturmadan artıracak politikaları kararlılıkla hayata geçirdiklerini dile getirdi. 


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan duzcetv.com sorumlu tutulamaz.