??EVİMDE MASUM BİR KUTU??

Yaşı biraz ilerde büyüklerimizden duyardık. Öyle bir zaman gelecek, oturduğun yerden Dünyayı seyredeceksin. Ve Dünya?nın öbür ucundaki insanın yüzünü ve ne yaptığını göreceksin derlerdi. Allah Allah nasıl olur kardeşim!! Her halde atıyor, denen günleri yaşayanları.. Evin içinde bir alet olacak, evin içinde yanacak ev yanmayacak, Allah Allah nasıl olur diyen insanlar, şu anda bundan 80-100 sene önce yaşayanlar, o günün durumuyla bu günleri görselerdi, acaba ne derlerdi? Yine öyle bir zaman gelecek ki, insanlar oturduğu yerden Dünyayı gezecekler, Allah Allah olacak şey değil kardeşim! Yani bu olsa olsa kahinlik olur diyenler, bugün ki Dünyanın ve Ülkemizin durumua baktığınızda o kadar rahatlık, o kadar doyumsuzluk, mevcut ki insanları varlık bazen yoldan çıkarıyor, bu nimetleri iyiye kullanan da, kötüye kullanan da toplumumuzda bulunmaktadır.

                Sevgili okuyucularım, 1977 yılında görev yaptığım Devrek ilçesi yazıcık köyünde görev yapıyorum. İstanbul?dan o günün hevesiyle siyah beyaz bir büyük televizyon almıştım. O zaman ayda 1000 lira aldığım dönemde 7 bin lira verip televizyon almak akıllıca bir iş değil. Hala o parama acıyorum. Aman sakın siz benim gibi yapmayın! Tabi o zaman yayınlar sınırlı saat 11 ? de haberlerle televizyon kapanıyor, rahmetli dedem ve ninem yanıma gelmişlerdi. Torunlarının yanına, tabi torunlar çok sevilir. Hz. Hasan, Hz. Hüseyin?in onlar benim Cennet reyhanlarımdır, diye Hz. Peygamberimiz S.A.V  boşuna sevmemiş çok defa torunlarının ensesinden koklayarak sever. Sahabeler ya ResulAllah ??neden ensesinden koklayarak seviyorsunuz?? deyince Peygamber Efendimiz S.A.V Cennetin kokusunu buradan hissediyorum. Sözü çok haklıdır. Rabbim hepimize herşeyin hayırlısını nasip eylesin.Rahmetli dedem Osmanlı medrese öğretmenlerindendi, ve dayısı Cennet Mekan Sultan Abdulhamit?in aşçısı olması dolayısıyla öyle okumuş, Arapça ve Farsça bilir. 52 sene fahri imamlık yapmış, muhterem bir hoca Efendi idi. Ne ise hanımı için, Düzceli bir gelin bu akşam yemeklerde ne var? Diye sorar. Onların ağız tadına hitap eden yemekler vardı. Bir taraftan televizyon siyah beyaz seyrediliyor. Onlar yemekten daha çok onlara bakıyorlardı. Ara sıra hanım baksana insanlar çıktılar. Allah Allah diyorlar ve hayranlıkla yemek mi yediler yoksa televizyonumu izlediler doğrusu bende anlamadım. Yemek bitti. Dedem dua etti sofranız bereketli, ömrünüz sıhhatli İslama hizmetiniz daim olsun duasından sonra televizyon izliyoruz. O kutunun içinde öyle suretler çıkıyor ki, Rahmetli ninem ve dedem açıkları gördükçe aman Yarabbi oğlum bu ne biçim iş onlarda hiç utanma diye bir şşey kalmamış ve erkek çıkınca 80 yaşındaki kadın baş örtüsüyle televizyondaki erkekleri görmemek için yüzünü kapatıyor. Dedem de oğlum bunlar ahir zaman alameti bunlarda hiç edep haya kalmamış. Aman Yarabbi. Ben utancımdan adeta yerin dibine girdim. Saat 11 de haberler bitti yayında bu gün ki haberler  sona erdi iyi akşamlar dedi spiker ve ekran kapandı. Rahmetli ninem yani babaannem ne dedi biliyor musunuz. Oğlum sana bir şey diyecem ama beni ayıplama, o kutunun içinde ki adamlar ve kadınlar nerede yatacaklar deyince, yahu bu insanlar, ne saf ne temiz insanlar Yarabbi demekten kendimi alamadım. Yıl 1977 bugün yıl 2016 ardan geçen zaman masum gibi görünen televizyonu acaba o insanlar bu günü görselerdi ne derlerdi? Sevgili okuyucularım, bu güzel aletler faydalı program olur, insanlara insanlığı, bilgilenmeyi Dünya ve Ahiret için faydalı ne varsa öğrendiğimiz en  azından öğrendiğimiz alet bu kutunun içini öyle doldurmalıyız. Lazım ki Eğiten, öğreten, bilgilendiren, ibret aldıran, tarihimi, geçmiş ve geleceğimi kültürüme uygun programlarla bana sorumluluğu anlatan bir kutu televizyon. Devletimi, Milletimi, iffetimi maddi ve manevi bütün değerlerimi baş tacı edinen bir kutu. Televizyon herkesin sorunlarını dini manada evlere kadar girebilen, bilgilendiren, dedelerin, babaların, çocukların, torunların bir arada seyrederken kafasını aşağıya eğmeyeceği eğitici, öğretici, güldürürken düşündüren bir kutu televizyon.

                Sevgili okuyucularım, isterseniz eğri oturup doğru konuşalım mı ? erkeklerin bazılarının hanımları öldürmesi, evlenme programları, bazı filmlerdeki müstehcenlik, gençliğini ilme, edebe, terbiyeye adaması gerekenlerin bazılarının hali o zaman kutudaki programları insani ve islami değerlere göre hazırlamayanlarında vebali vardır. Çünkü iyiliğin sevabı, kötülüğün hesabı var, ekranda hoş olmayanları seyredenlerin günah işlemesine vesile olmakta bir günah. İyiliğine sebep olanların ise emeği geçen, sahibinden yapımcısına her emekçinin hanesine sevap olarak yazılır. Sözlerimi mübarek Peygamber Efendimizin bir sözüyle bitirmek istiyorum.

                Haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır. Böyle bir haksızlık, gördüğünüzde o kötülüğe mani olun gücünüz yetmezse susun, ona da gücünüz yetmezse kalbinizle buğuz edin. Bu da en küçük görevdir. Buyurmaktadır. Sevgili okuyucularım, güzel insanların teveccühü, kırmadan,üzmeden, önce kendime, sonra şen Düzcelilerimizin gönül evlerine, naçizane takdim etmek dileklerimle.

 

 

Selam ve Dua ile

Düzce tv programcısı

İBRAHİM ÖZDEDE  


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu köşe yazısına henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://www.duzcetv.com sorumlu tutulamaz.