Sönmeyen Güneş ; "Hz.Muhammed S.A.V."

Üzerinde yaşadığımız dünya da gece karanlık gündüz ise aydınlık, Âleme baktığımızda bizde gece başka ülkelerde gündüz, semadaki güneş kendi ekseninde görevini bihakkın yerine getirmekte, aksi oluşmamaktadır. Sadece ışığıyla değil verdiği vitaminiyle, mineraliyle üzerine düşeni hatasız aşınmadan bir bakıma da ihtiyaç duyulmadan ziyasından eksilmeden dünya kurulalıdan beri kıyamete kadarda böyle olacak.

İnfitar suresinde ki hitapla, Hadi ey sema (gökyüzü) parçalan emriyle görevinin bittiğini rabbimiz bizlere hatırlatıyor. Sevgili okuyucularım öyle bir anlam yüklü ki o güneşi yaratan Allah kendisine kulluk görevlerini yapana güneşini ver, yapmayana verme demiyor. Adalette haksızlık yapmıyor, Rabbimiz her zaman okuduğumuz "Bismillahirrahmanirrahim" ayetiyle dünya da bana inanan  ve inanmayanlara rızık vereceğim ama ahrette sadece bana inanan ve emirlerimi yerine getirenlere ihsanda bulunacağını söylüyor ki muhataplarının kulakları çınlasın deriz, buradan hareketle karanlığın gidişine güneş aydınlık getiriyorsa, her insan bununla hayat buluyor ve yaşamını sürdürebiliyorsa aynen bu misali bu gerçeği bundan 1433 yıl önce insanların hakikatten dalalete ufuk açan , gönül penceresinden Hz. Muhammed gibi bir güneşin dünyaya gelişi alem de büyük inkılaplara vesile olmuş, zulüm ve hainliğin kol gezdiği ezilenlerin masumiyeti normal görülmüş, işte öyle bir zamanda dünyayı şereflendiren son peygamber Hz. Muhammed gönderilmiş, gül kokan gül, kokusunu bile ondan alan son peygamber hayran olduğumuz nefesleri kesen bir beyitte şair muhabbetten Muhammed oldu Hasıl, Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl..Sözleriyle onsuz olmayan bir yaşamı anlatmaktadır.

Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım sözünün muhatabı , seni alemlere rahmet müjdeci bir güneş gibi gönderdim, emriyle ezilene üzülme, ağlayana ağlama, diyen yetimin fakirin yanında olan rahmet peygamberi, o şairin "ruhum sana ,varlık saba hayrandır efendim, bir ben değil alem sana kurbandır efendim" sözleri onu ne güzel ifade etmektedir.

Kâinatın gül efendisinin dünya ya geldiği dönemde insanların vahşice hareketleri vardı, Hak haklının olması olan yerde, Hak güçlünün oluyordu, köleliğin kol gezdiği adaletin bittiği insanlığın sıfır olduğu, hatta kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir ortamda öyle bir güneş doğdu ki mekkede o karamsar tabloyu kısa zamanda gece gündüz değiştirerek gül Muhammed'in insanlara, katı yüreklere, güneşin karşısındaki buzların eridiği gibi sevgi mesajıyla girebilmiş, çok insanların hidayete girebilmesine sebep olabilmiştir.

Yılmadan usanmadan küsmeden Allah'tan aldığı ilahi mesajı o günün eğitiminden medeniyetten uzak kalmış insanlarına ulaştırmak için çok defa kovulmuş,dövülmüş,hakaret görmüş, hatta deve işkembelerini namaz kılarken kafasına doğru secdede iken atılmış,hoşgörüyle onlara kızmadan beddua etmeden Rabbim bunlar benim kim olduğumu bilmiyorlar,bilseler yapmazlar diye sabır ederek onlar için rabbinden af ve hidayet dilemiş. Sonsuz bir hoşgörüyle zaman içinde Müslüman olmuşlar, işte rahmet güneşi olan sevgili peygamberimiz S.A.V. efendimizin örnek hayatı söyledikleriyle yaşantısının bir olması, bir iken binlere ulaşması, binlerden milyonlara ulaşması  ve bugünün  dünyasında isminin girmediği bir evin adeta olmadığı dünyamızda onsuz hayatın olmadığı hatta İngiltere de bugünün modern dünyası dediğimiz ülkede Müslümanlar arasında en fazla isim sıralamasında Muhammed adının çokluğu dikkat çekmektedir.Anlaşılıyor ki bugün ki  ortamda sevgili Peygamberimize her zamankinden daha çok ihtiyaç var , onu bilmek , onu sevmek ,onunla olmak, onu gönlümüze,evimize,iş yerimize davet etmek ,onun prensiplerine uymak , her iki dünyamızı kazanmak demektir. Onda insanlar hayat bulurlar, kırmak,üzmek,üzülmek,kin tutmak,alaya almak , yalan ,gıybet, dedikodu,hırsızlık,hak yemek, zulüm, olmayan bir davanın yüksek şahsiyeti Hz. Muhammed S.AV.' dır.Öyle bir mesajla geldi ki , katı gönülleri güle çeviren sevgi,hoşgörü,merhamet,medeniyet ,adalet, insanlık, uygarlık, önce sen , sonra ben anlayışı getiren ve kıyamet gününe kadar geçerli olan evrensel bir mesajla kur'anı getiren merhum Mehmet akif'in "Dünya neye sahipse onun vergisidir. Medyun ona cemiyeti , medyum ona ferdi medyundur, o masuma bütün bir beşeriyet tarab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret" sözleriyle kim olduğunu bizlere anlatmaktadır.Sevgili okuyucularım , son peygambere ümmet olma şerefini bizlere bahşeden Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve senalar olsun diyor, kendisine hakiki kul olmayı ve onun sevgili resulü Hz. Muhammed Mustafa S.A.V. ve ümmet olmayı Rabbim hepimize nasip eylesin , diyor haftaya onu sevmenin güzelliğini anlatmak üzere Allah'a emanet olunuz sevgili okuyucularım.

Selam ve Dualarımla…. 

 

 


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu köşe yazısına henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://www.duzcetv.com sorumlu tutulamaz.