"Neyse CHP'yi suçlamadı"

İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:

"Gaz bombası atıyorsunuz doğrudan hedef alıyorsunuz. Bunun birileri tarafından dile getirilmesi lazım. Birilerinin bunu örtmemesi lazım. Bu konuda görev yerine getiren tek parti var. Halkında yanında olanCHP?dir. Neden konuşuyorsunuz bunu. Neden konuşmayacağız. Niçin sahip çıkıyorsunuz bu genclere diyorlar. Neden çıkmayalım. Açık konuşuyorum. Bu ülkeye demokrasi ya gelecek ya gelecek.

Gençler bizim gençlerimi, bizim çocuklarımız bezim geleceğimiz. O gençleri gözardı edemeyiz .Onların haklı eylemlerinin yanında kapı gibi CHP duracaktır. Dünya değişti, Türkye değişti Ataerkil toplumdan çocukerkil bir toplum olduk biz. Çocuğun ihtiyaçlarını hiçbir anne baba göz ardı edemez. Çocuğa kimse dokunamaz. Hiçbir genci bireysel bir avantaj peşinde olmadığını hepimiz biliyoruz. Genç delikanlıdır. Kenti için köyü için ülkesi için halkı için çalışan delikanlıdır. Gençlerimize sahip çıkmak onları dinlemek de her siyasi parti liderinin temel görevidir. Gençlerimize apolitik dedik. Türkiye?ni ve dünyanın sorunun bilmiyor dedik. Bunlar bir şeyden anlamaz bunlar bilgisayar çocukları dedik. Ama gençler kendilerini bize de dünyaya da çok güzel şekilde anlattı. Küçük bir parkta yetişen bir filiz tüm dünyada ses getirdi. Çünkü bu kuşak küresel bir kuşak."

Gençleri hafife almayacağız, dinleyeceğiz. Bu gençlik daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük diyor. Taksim Gezi Parkı olayı bir şey daha öğretti. Emin ellere teslim etmiş Mustafa Kemal Cumhuriyeti. Gençlere emanet etmiş. Bizim gençlerimizi dünyayı biliyorlar, ülkemizi biliyorlar. Onlar Avrupalı akranlarına göre daha ilerdeler. Onlarla her zaman gurur duyacağız. Efendim 4 ağaca bunlar sahip çıkıyorlar diyorlar. Ağaç sevgisi olmayan birinde insan sevgisi olabilir mi. İnsan sevgisi olmayan biri bir ülkeyi yönetebilir mi. Bütün halk destek verdi. Doğrudur. Ama bir kara kafa dünyayı keşfetmemiş, dünyayı kendi merkezi olan bir insan bunlara karşı çıktı. O iteği kadar karşı çıksın nehir okyanuslara ulaşacak.

Toplantıdan hiçbir ayrım yapmadılar kendi aralarında. Farklı görüşlere sahiptiler. Farklı siyasi görüşleri savunuyorlar ancak bir arada bizim özel hayatımıza müdahale etme diyorlar. Hatta o kadar ki kendisine birkaç metreden gaz sıkan polise bile el uzattılar. Ama bunlar yılmadılar. Kişisel beklentileri yoktu. O nedenle o gençlere hepimizin saygı duyması gerekiyor.

Demokrasi sadece sandığı gitmek değildir. Bu ülkede 73 milyon yurttaş yaşıyorsa 76 milyon insan vergi öder. Kime öder. Hükümet toplar vergiyi ve harcar. Vatandaş ödediğini vergiyi sorar, siyasi iktidar hesap verir. Türkiye henüz bu aşmaya gelmedi. Gençlerime, vergi veren her yurttaşıma söylüyorum. Verdiğin verginin hesabını sor. Demokrasinin kurallarından bir tanesi hesap sormak. Siyasi iktidar da hesap verir.

Demokrasilerde siyasi otorite sivil toplum kuruluşlarını dinleyecek ve onların sorunlarını çözecek. Çağdaş demokrasilerde her kesimin fikri alınır, Biz de usulen yapılır. Demokrasiyi derinleştirmemiz gerekir. Hani birisi diyor ya Türkiye 2. Sınıf demokrasi değil. Ne yazık ki Türkiye?de 3. Sınıf diktatörlük var diyorlar. Diktatörlükten bir önceki aşama. Taksim?deki gençlerimiz bu ülkede birinci sınıf demokrasi istiyorlar.

Eğer egemenliği parçalarsanız demokrasiyi güçlendirirsiniz. O nedenle yasama yürüme ve yargı oluşturulmuş. Bir kişi hepsini yönetmesin diye. Benim polisim benim valim diyor. Bunlar senin babanın malı mı. Vali devletin valisi, polis devletin polisi. Ama sen bunları kendi valin ve polisin haline getirdin. O nedenle ben sana diktatör diyorum Recep Tayyip Erdoğan.

Polise sahip çıkıyor. Polis halkın polisi senin polisi değil ki. Polis bizim çocuklarımız onlar. Sen ne yaptın halkla polisi karşı karşıya getirdin. Hatay Dörtyol?da AKP milletvekilinin oğlu polisleri sıraya dizip hesap sormuyor muydun. Senin aklın neredeydin o zaman. Kalmışsın polisin savunuyorsun. Neden orantısız güç kullanıldı. Polise saygımız var. Kimsenin endişesi olmasın. Halkın polisine saygımız var iktidarın polisini asla istemiyoruz. Halkın polise CHP sahip çıkıyor. Halkın polisinin özlük haklarının iyileştirilmesi için 3 tane öneri verdik. Recep Tayyip Erdoğan?a sesleniyorum. Halkın polisinden yanaysan gel şu polisin özlük haklarını düzeltelim. Her şeyi istismar ettiği gibi polisleri de istismar ediyor, polisleri kullanıyor. Biz demokrasiyi bu ülkeye getiren siyasam parti olarak demokrasiyi sonuna kadar savunacağız.

"SİZİN ANLADIĞINIZ İKİ DİL VAR"

Sizin anladığınız dilden konuşacağım dedi. İki dil var. Bir dil şiddet dili öbür dili sevgi dili. Şiddet dilini kullanan Recep Tayyip Erdoğan. Sevgi dilini kullanan gençlerimiz. Ne demek anladığınız dilden konuşacağım. Dövecek misin? Öldürecek misin? Demokrasi istiyor bu gençler. Demokrasi isteyenlerin öldürüldüğü rejime dikta denir. Başındakine de diktatör denir.

Bütün Türkiye psikanalize merak sardı. Herkesi bir korku sardı. köşe yazarları bilim insanları sade vatandaşpsikolog olduk. Hepimiz vazgeçirmeye çalışıyoruz. Ama ha yapma eyleme sert konuşma memleketi felakete götüreceksin. Ama ben bildiğimi konuşacağım diyor. Sana değil ülkeye zarar veriyor. Her toplumun içinde provokatör olur. Her yere sızabilirler. Hepimizin ortak görevi provokasyona gelmemektir. Ama bir sorun var. Provokatör başbakan olursa ne olacak. Sorunumuz o. Ne söyledi. Gençler camiye bira şişeleri ile girdi.

Akıl var mantık var. Bir Recep Tayyip Erdoğan?a cami hassasiyeti için olmasa da başka bir şey sormak isterim. İncirlik üstünde Kuran yırtılırken neden sesin çıkmadı. Merak ediyorum Kuran yırtıldı. Hepimizin baş tacı ettiği kitap. Kuran yırtıldığında neden sesin çıkmadı. Irak?ta milyonlarca Müslüman kadına tecavüz edildi. Senin sesin neden çıkmadı Recep Tayyip Erdoğan. Sen ne yaptın o tecavüzcülere başarılar diledin. Bu halk biz sunu unutmayacağız.

"PROVOKATÖRSÜN SEN"

Siyaset adamı sorumluluk sahibi olmak zorundadır. Camiye içki şişeleri ile girdi demek sorumsuzluktur. Onun da ötesinde ahlaksızlıktır. Hangi hırs yaptırıyor bunu. Yazık günah değil mi bu ülkeye. Acı ile gözyaşı ile kurduk bu ülkeyi. Sen provokasyon yapıyorsun. Bir numaralı provokatörsün sen. Kaldı ki bakın Gezi Parkı?nda insanlar Miraç Kandili?nde insanlar birlikteydi. Orada Cuma namazı da kılındı. Bu toplum birbirine saygılı. Herkes korkuyor. Acaba ne konuşacak.

?NAL TOPLAYIP GELDİ?

Sayın Başbakan Fas?a gitmeden önce Anadolu Ajansı bir haber verdi. Başbakan Fas Kralı ile görüşecek diye. Görüştü mü, Reddetti Başbakan?ı. Korku değil itibarsız bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı yarattı. İran?da da öyle olmadı mı . Bir gün beklettiler. Nal toplayıp geldi. Ben rest çektim geldim bütün yandaş medya yazdı. Fas kralı reddetti neden sesiniz çıkmıyor.
Son 10 yılın en büyük borsa düşüşünü yaşadık. Türkiye büyük kayıplar yaşadı. Bir haftada 12 milyar dolarlık kayıp verildi. Çıkıp bir konuşma yapıyorsun her şey berbat oluyor.

?NEYSE CHP?Yİ SUÇLAMADI?

Piyasadaki çalkantının nedeni faiz lobisine yıktı. Neyse bu sefer CHP?yi suçlamadı. Yapabilirdi. Tek ayak üstünde 40 tane yalan söyleyebilir. Bu ülkede faiz lobisi varsa yeni mi aklına geldi. Onların ümüğünü sıkacağım diyor. Sıkmazsan namertsin.

Borcu sen aldı faiz lobisinden şikayet ediyorsun. Vatandaştan aldığın verginden o borcu ödeyen sensin. Şimdi şikayet ediyorsun. Neden oturuyorsun o koltukta. Sıkılmasa şunu söyleyecek. O Gezi Parkı?nda oturan gençler o borcu yaptı diyecek.

FAİZ LOBİSİ

Faiz lobisine kim imkan sağlıyor. Recep Tayyip Erdoğan. Bizim sağlayacak halimiz yok herhalde.

Eğer faiz lobisinden şikayet ediyorsanız siz 10 yıldır neredeydiniz. Neden şimdi aklınız başınıza geldi. Faizden şikayet eder bunlar değil mi. 1979-2002 ödenen faiz 135 milyar lira. 2002?den bu yana 498 milyar lira faiz ödendi. Açıkla o zaman bunu Recep Tayyip Erdoğan. Bu faiz kimin cebinden çıktı. Herkes ödedi. Kim ödemedi. Recep Tayyip Erdoğan. Çünkü onlar dünyalıklarına yeni dünyalık ödediler.

Eğer siz ülkenin kazandığı gelirden 498 milyar lirayı faize öderseniz yatırıma yapacak para kalmaz. Esnaf kardeşlerime sesleniyorum. AKP?ye oy vermeye devam ederseniz kalanlarınız da kepenk kapatır.

?BU KADAR DA ATILMAZ Kİ?

Siyasetçi vatandaşını aşağılamaz. Dinin istismar etmez. Amacı dini istismar etmek. Senin dilin onlara leke sürmeye yetmez. Siyasetçi kul hakkı yemez. Kul hakkı yiyene hesap sorar. Bunlar kul hakkı yiyorlar, yiyenlerin de sırtını sıvazlıyorlar. Bunları yapıları böyle.

Siyasetçi yalan söylemez. Düşünün bir ülkenin Başbakanı çıkıyor Wallstreet?te polisler 17 kişiyi öldürdü diyor. Büyükelçi çıkıyor açıklama yapıyor. Yok öyle bir şey diyor. Merak ediyorum Bir ülkenin Başbakanı neden yalan söyler. Orada 17 kişi öldü biz de o kadar ölmedi mi demek istiyor. Bir ülkenin Başbakanı bir büyükelçi tarafından yalanlanıyor.

2 milyar 800 milyon ağaç dikildi dedi. Hesap yaptık böyle bir şey olabilir mi. Yani 24 saat çalışsalar her 20 dakikada bir robot gibi dikiyorlar. Atma Recep din kardeşiyiz. Bu kadar da atılmaz ki.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın Taksim Gezi Parkı?ndaki olayların ardından yaptığı ?Sizin anladığınız dilden konuşacağım? sözlerine atıfta bulunarak, ?Ne yapacaksın dövecek misin, öldürecek misin?? dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, demokrasinin sadece sandığa giderek oy kullanmak olmadığını söyledi. Her dört yılda bir sandığa gidilerek oy kullanılmasının demokrasi olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ?Demokrasi farklı bir şeydir. Demokrasi siyasal iktidara hesap vermenin adıdır. Bu ülkede 76 milyon vatandaştan vergi alınıyor. Çocuk anasından doğduğu günden itibaren ölünceye kadar vergi öder. Hükümet toplar vergileri ve harcar. Demokrasilerde vatandaş ödediği verginin hesabını sorar ve siyasal iktidar bunun hesabını verir. Hesap vermek görev değil, görevin ötesinde zorunluluktur demokrasilerde. Türkiye henüz bu aşamaya gelmedi. Gençlere ve vergi ödeyen vatandaşlarımıza sesleniyorum; ödediğiniz vergilerin hesabını sorun. Hesabını sorarsan çağdaş Türkiye?ye ve demokrasiye katkınız olur? dedi.

?DEMOKRASİLERDE HALKIN DİNLENME ZORUNLULUĞU VAR?

Demokrasilerde halkın dinlenme zorunluluğunun olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, demokrasilerde bunun öncülüğünü sivil toplum örgütlerinin yaptığını kaydetti. Uzmanların önümüzdeki yüz yıl içerisinde hükümetlerin yerini sivil toplumların alacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, sivil toplumların sadece toplumun çıkarları için bir araya geldiğini ve sivil toplumların herhangi bir yerden para almadığına dikkat çekti. Çağdaş demokrasilerde bir yasanın görüşülmesi sırasında hükümetlerin sivil toplum kuruluşlarının bu yasayla ilgili görüşlerinin alındığına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, ?Bizde dayatmayla yapılır. Bizde usulün çağrılır dinlenir ama ben bildiğimi okurum denir. O nedenle demokrasi farklı bir şeydir. Demokrasiyi derinleştirmemiz gerekiyor. Hani birisi diyor ya, ?Türkiye ikinci sınıf derece demokrasi değil? son derece haklı. Türkiye ikinci sınıf demokrasi değil maalesef uluslar arası kuruluşlar Türkiye?de üçüncü sınıf demokrasinin olduğunu söylüyor. Yani diktatörlükten bir adım önceki sınıf. Şimdi sormayacak mıyız bu üçüncü sınıf demokrasiye Türk halkı layık mi? Siz birinci sınıf demokrasi için neden mücadele etmiyorsunuz. Taksim?deki çocuklarımız ve gençlerimiz Türkiye?de birinci sınıf demokrasi istiyor. Bu nedenle onları tekrar kutluyorum? diye konuştu.

?BU VALİ VE POLİS SENİN BABANIN MALI MI?

Demokrasinin devletin soğuk yüzünün en az görüldüğü rejim olduğun sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu, demokrasilerde devletin soğuk yüzünün görünmediğinin altını çizdi. Anayasa?da yasama yürütme ve yargı üç erk oluştuğunu, bir kişinin her şeye hükmetmesinin önüne geçilmeye çalışıldığını aktaran Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

?Ama bir kişi kalkar yasama ve yargı bizim için ayak bağı derse o kişinin demokrat olmadığını herkes bilir. Bunu söyleyen kişi bugün bize demokrasi dersi vermeye çalışıyor. Sen kim demokrasi kim. Sen kim özgürlük kim. Sen önce otur kendine bir bak. Ve şunu söylemeyecek, benim polisim, benim valim. İyide bunlar senin babanın malı mı? Nereden çıkardın sen bunları. Vali devletin valisidir, poliste devletin polisidir. Ama sen bunları kendi polisin ve valin olarak ilan ediyorsun. O nedenle ben sana diktatör diyorum Recep Tayyip Erdoğan. Polise sahip çıkıyor. Ya polis halkın polisi senin polisin değil ki. Onlar bizim çocuklarımız. Sen ne yaptın halkla polisi karşı karşıya getirdin. Polisi savunuyor. Hatay?da bir AK Parti milletvekilinin oğlu karakolda polisleri sıraya dizip hesap sormuyor muydu. Senin aklın neredeydi o zaman. Kalkmışsın polisi savunuyorsun neden orantısız güç kullanıyorsun. Onu aşkın yurttaşımızın gözü çıkarıldı. Polis kurşunuyla bir kişi Ankara?da öldürüldü. Polise saygımız var ve hiç kimsenin endişesi olmasın. Halkın polisine saygımız var. İktidarın polisini asla istemiyoruz. Halkın polisi var, Recep Tayyip Erdoğan?ın polisi var. Halkın polisiyle bizim bir sorunumuz yok. Onlar en zor koşullarda görev yapıyorlar. Günün 24 saati çalışıyorlar. Birinci derece düşeler bile birinci dereceden emekli olamıyorlar. Onlara kim sahip çıkıyor CHP.?

?NE YAPACAKSIN DÖVECEK MİSİN, ÖLDÜRECEK MİSİN?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın her şeyi istismar ettiği gibi polisleri de istismar ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan?ın polisleri kullandığını ileri sürdü. Polislerin özlük haklarının düzeltilmesi için hükümete çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, cezaevinde bulunan tutuklu milletvekilleriyle ilgili, ?neden bu insanlar hapiste. Bu sekiz milletvekilini halk seçti? diye sordu. Demokrasiyi sonuna kadar savunacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın gençlerin sözlerine kulak vermesi gerektiğinin altını çizdi. Başbakan Erdoğan?ın gençleri aşağılamaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ?Onlara iftira etmemeli, onları tehdit etmemeli ve onları dinlemelidir. Gençlerin söylediklerinden ders çıkarmalıdır. Ne demişti; (Başbakan Erdoğan) ?sizin anladığınız dinlen konuşacağım.? İki dil var, bir dil şiddet dili, öbür dil ise sevgi dilidir. Şiddet dilini kullanan Recep Tayyip Erdoğan, sevgi dilini kullanan gençlerimizdir. Ne demek anladığın dinden konuşacağım ne yapacaksın dövecek misin, öldürecek misin? Ne istiyorlar bunlar demokrasi istiyorlar. Demokrasi isteyenlerin öldürüldüğü yerlere ne denir, dikta rejimi denir ve başındaki adama diktatör denir? şeklinde konuştu.

?İNCİRLİK ÜSSÜNDE KUR?AN-I KERİM YIRTILIRKEN SESİN NİYE ÇIKMADI?

Bütün Türkiye?nin psikanalize merak sardığını ifade eden Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
?Herkeste bir korku hakim, eyvah Recep Tayyip Erdoğan konuşuyor. Bu korku var. Köşe yazarları, bilim insanları, sade vatandaş, hepimiz psikolog olduk. Yapma, etme, sen konuşma diyor insanlar. Ama hayır diyor ben bildiğimi konuşacağım. ?Öfke baldan tatlıdır derler ama küpüne zarar verir.? Sana zarar verse bir sorun yok ama ülkeye zarar veriyorsun. Her toplum içerisinde provokatörler olabilir, gençlerin arasına sıza bilirler ve her yere sıza bilirler. Hepimizin ortak görevi provokasyonlara gelmemek. Çünkü ideallerimizden, çünkü düşüncelerimizi anlatmaktan bizi alıkoyarlar ve zor duruma düşürür halkın gözünde. Ama bir sorun var provokatör Başbakan olursa ne olur. Ne söyledi; ?Gençler camiye bira şişeleri ile girdiler.? Ben Recep Tayyip Erdoğan?ın cami hassasiyeti olmasa daha değerli şey için bir soru sormak isterim. Sayın Recep Tayyip Erdoğan İncirlik Üssü?nde Kur?an-ı Kerim yırtılırken neden sesin çıkmadı. Sana soruyorum neden sesin çıkmadı. Kur?an-ı Kerim bütün Müslümanların kutsal kabul ettiği kitap. Hepimizin baş tacı ettiği kitap Kur?an-ı Kerim."iha


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan duzcetv.com sorumlu tutulamaz.